Spor, güncel, finans, edebiyat, eğitim ve bilim alanlarında iz bırakan, fayda sağlayan, değer oluşturan başarılara yönelik sunulan Yüksek İnsani Değerler (YİDER) ödülleri bu yıl Fatma Şahin, Özdemir Erdoğan, Ahmet Çalık, Jenny MolendykDivleli, Mehmet Yıldız, İskender Pala, Tohum Otizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri, Prof. Dr. Yunus Ali Çengel ile Doç. Dr. Zeliha Bürtek’e verildi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan değer erozyonu ve yozlaşmasına dikkat çekti. Değer çürümesinin sosyal bir kanser olduğuna dikkat çeken Tarhan, yüksek insani değerler olmadan küresel huzurun olamayacağını sözlerine ekledi. Tarhan, vicdanın ise çok önemli bir değer olduğunun da altını çizdi.
Üniversitenin aydın potansiyelini insanlık adına hizmete sunmak istediklerini dile getiren Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, “Çünkü biz burada bize gelen gençleri yetiştiriyoruz. Aynı zamanda insan sever, kendi insanlığının farkında olan, insani değerlerin farkında olan kişiler olarak topluma göndermek istiyoruz.” dedi.
Bu yılki Üsküdar Üniversitesi 10. Yüksek İnsani Değerler (YİDER) Ödülleri Töreni, Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumunda düzenlendi. Bu yılki törende ödüller; Türkiye'deki kadınların siyasette daha fazla yer alması için çalışmalar yapan, kadın istihdamı, aile birliğinin bütünlüğü ve varlığının devamı için çeşitli projeleri destekleyen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e verilmek üzere ödülü Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Zehra Ünal‘a Rektör Danışmanı Halide İncekara tarafından verildi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, medyaya yansıyan iki olayı anımsatarak, Kars'ta, bir uzman çavuşun "yan baktın" diye birisini öldürdüğünü, Kadıköy'de de 15 yaşındaki bir gencin yaşıtları tarafından "pardon kardeşim" dediği için öldürüldüğünü ifade ederek, “Neden bunlar oluyor? Bunlar neden artıyor? Toplum olarak şiddet toplumuna doğru mu gidiyoruz? Bütün bu soruların aslında cevabını ararken bizim bu değerler vurgumuz ön plana çıkıyor. Yani neler? Bazı şeyler aşınıyor, gidiyor, yıpranıyor, yozlaşınca toplumsal bellekte olumsuzluklar birikiyor. Toplumda ilişkilerde güven zayıflıyor. Yanlış değerler yerine geçiyor. Doğru toplumsal fayda yerine bireysel fayda öne çıkıyor. Çıkarcılık öne çıkıyor. Ve bunun sonucunda da ne oluyor? Ufak bir kıvılcımla yangın çıkıyor.” diye konuştu.
“Genç kuşakların değerleri değişiyor”
Şu anda dünyada insanlığın ciddi sıkıntılar yaşadığına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Belki 3. Dünya Savaşı fiilen olmayacak. Onun olmayacağını düşünüyoruz. Ama nükleer başlıkların olduğu bir dönemde artık büyük savaşlardan korkuyor herkes. Psikolojik savaş yöntemleri uygulanıyor. Gönüllü emperyalizm yöntemleri uygulanıyor. Sömürgecilik şekil değiştirerek bu şekilde devam ediyor. Ve en çok yıpranan da insan ilişkileri oluyor, genç kuşaklar oluyor. Genç kuşakların değerleri değişiyor. Genç kuşağa sorulduğunda ‘değerler nelerdir?’ diye ‘Haz ve başarı’ diyorlar.” dedi.
“Dünyada birçok adaletsizlik var”
Genç kuşaklarda "Sen çalış ben yiyeyim”, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışının yaygınlaştığını, bunların değer aşınmasının göstergesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Şu an yaşanan olayları, Gazze olaylarını görüyorsunuz. Dünyada birçok adaletsizlik var. Buna karşı umursamazlık, kötülüğe sessiz kalma, kötülüğe duyarsızlaşma var. Bu da kötülüğün artmasının sebeplerinden birisidir. Hatta Dante'nin bir sözü var. ‘Cehennemin en derin yeri kötülük karşısında sessiz kalanlara ayrılmıştır.’ diyor” şeklinde konuştu.
“İletişimin olmadığı yerde insan bencil, benmerkezci oluyor”
Türkiye'de ilk defa olarak, pozitif psikoloji ve iletişim becerileri dersini öğrencilere okuttuklarını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bu dersin içeriğini incelerseniz, tamamen insani değerlerin orada, bilimsel metodolojiyle, çeşitli modüllerle, çeşitli psikodramalarla gençlerin arasında öğrenilmesini sağlamak. Dürüst olmak, yalan söylememek, şeffaflık... Bütün bunların anlatılması lazım. Değerlerin yaşaması için sağlıklı iletişim kurmayı da bilmesi gerekiyor insanın. İletişimin olmadığı yerde insan bencil, benmerkezci oluyor, bencilleşiyor. Ve bencilleştiği yerde de insan kanser hücresi haline geliyor.” ifadesinde bulundu.
“Değer çürümesi sosyal kanserdir…”
Değerleri yozlaşmış insanların da kanser hücresi gibiolduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Değer çürümesi sosyal kanserdir. Çürür, çürür, toplumu çürütür. Romanın yıkılmasına bakın. Roma tek süper güçtü. Fakat yıkılmasının sebebini araştırıldığında, son dönemlerindeki rahatına düşkünlük,bencillik, hazcılık ve zalimliğin artması görülür.” dedi.
“Yüksek insani değerler olmadan küresel huzur olmayacak”
Şu anda yapılan ticaret savaşlarına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:
“Ciddi bir değer yozlaşmasının, aşırı güç körlüğünün oluşturduğu hatalı kararlar sonucunda çok ilginç şeyler yaşayacağız gibi görünüyor. Ama böyle durumlarda birilerinin ‘Doğru budur, istikamet budur, bu olmalıdır!' diye uyarması gerekiyor. Burada değerlerin toplumda yaşamasına karşı en büyük engel ümitsizliktir ve karamsarlıktır. Toplumdaki bu sosyal yozlaşmaya, değerler aşınmasına, çürümesine bakıp da sakın ‘Bu ülke, bu insanlık düzelmez, beter olur’ dememek lazım. Evrendeki düzene baktığımız zaman yüksek insani değerler olmadan küresel huzur olmayacak, küresel barış olmayacak. Kötülüğün kötü sonuçları görünmeye başlandıktan sonra, iyi ve güzelin yükselme dönemine geçilecek diye düşünüyorum.”
“Vicdan çok önemli bir değerdir”
Toplumda değerler aşındığı zaman güvenin de zayıfladığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Güven zayıfladığı zaman da insanlar birbirine güvenmiyor. ‘Yan baktım’ diyerek çıkan çatışmaların altında güvensizlik yatıyor. İnsanlar birbirine güvenmediği için her olayı tehdit gibi algılıyor. Orantısız ve ölçüsüz tepkiler vermeye başlıyor.” diye konuştu.
Yeni Hitlerlerin çıkmaması için muhakkak değerlerinyaşatılması gerektiğini de ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Eleştirel düşünce dersi insanların kendi bencilliğini önlüyor. Kendi sınırlarını bilmeyi öğretiyor. Haddini bilmeyi öğretiyor insana. Yani eleştirinin olduğu yerde insani olgunlaşma ortaya çıkıyor. Bir insanı insan yapan en önemli özellik iyi niyeti değildir. İnsanı insan yapan en önemli özellik hesap verebilirliğidir. Yani topluma karşı, başkalarına karşı, kanunlara karşı, sosyal normlara karşı, vicdanın normlarına karşı hesap verebilirliktir. Burada vicdan çok önemli bir değerdir” dedi.
Prof. Dr. Nazife Güngör: “İnsan maddeye yaklaştıkça, kendisinden uzaklaşıyor”
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör yaptığı açılış konuşmasında, kapitalist sistemin giderek derinleştiği günümüz dünyasında insanlığın maddeye yaklaştıkça kendisinden uzaklaştığını kaydederek, “İnsanlık maddeye değer verdikçe, madde yükselen değer oldukça, insanlık giderek kaybolan bir değer haline geldi. Giderek değer yitimine uğruyor. Dolayısıyla da biz bunu anımsatmak, biz bu konuda duyarlılık oluşturmak istiyoruz. Bilim insanlarının, entelektüellerin, toplumdaki aydınların böyle bir görevi var. Toplumdaki aydınlar madem ki aydınlar, toplum öncüleridir. Madem ki aydınlar toplumun kanaat önderleridir. O zaman insanlık adına, toplum adına birtakım şeyler ters gidiyorsa, burada aydının öncelikli görevi bu ters giden şeylere vurgu yapmak ve gidişatı düzene sokmak, en azından gidişatın düzenli hale gelmesine bir şekilde katkı sunmak. Bunu aydınlar yapmazsa başka da kimseden bekleyemeyiz.” dedi.
“İnsanlık bugün çok iyi bir gidişte değil”
Üniversitenin aydın potansiyelini insanlık adına hizmete sunmak istediklerini de dile getiren Prof. Dr. Güngör, “Çünkü biz burada bize gelen gençleri yetiştiriyoruz. Biz buraya gelen gençleri sadece mesleğe yetiştirmiyoruz. Aynı zamanda, insan sever, kendi insanlığının farkında olan, insani değerlerin farkında olan kişiler olarak topluma göndermek istiyoruz. Çünkü burada yetişen her bir genç, topluma, üniversitenin kapılarından çıktığı zaman topluma katkı sunacaktır. Yalnızca bilgiyle değil, yalnızca mesleki beceriyle değil, aynı zamanda topluma birey olarak da katkıda bulunmasını istiyoruz. İnsanlık bugün çok iyi bir gidişte değil.” şeklinde konuştu.