Küresel enflasyonist baskının yoğunlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Buna ilave olarak içeride de özellikle kur kanalından genel geçişkenliğin fiyatlara çok hızlı bir şekilde yansıdığını gördük.

Ancak hafta başından bu yana Dolar/TL’deki düşüş neredeyse %45’ler seviyesinde ve kur 18.30’lardan 11’in altına kadar sarktı. Peki hızla artan fiyatlar aynı hızla düşecek mi?

İnanıyorum'ki Türkiye  bu süreci başarılı bir şekilde atlatacak. Kurların hızla yukarı gitmesi pek çok sektörde zamları da beraberinde getirmişti. Hatta kurun daha da yükseleceği beklentisi gelecekteki olası talepleri de öne çektiği için maliyet kanalından gelen fiyat artışlarına talep kanalından gelen baskı da eşlik etti. Ancak son bir hafta içerisinde Dolar/TL’de neredeyse %45’e varan bir düşüş yaşadık. Bu bakımdan fiyatlarda aşağı yönlü ayarlamaları görmek istiyoruz ve bu talebimizde de haklıyız. Öte yandan fiyat yapışkanlığı meselesinin bunu geciktirebileceğini de kabul etmeliyiz. Ancak kabul edilemeyecek tek şey fırsatçılar ve onların zaten haksız yere artırdıkları fiyatları bu kez aşağı yönlü revize etmemeleridir.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; "Ey benim sevgili vatandaşım, paranın değerini korumak için dolar almana gerek yok. Türk lirasına dön, eğer kurdaki artış alacağın faizi geçerse aradaki farkı sana ödeyeceğim" dedi. Bu teklif devlet garantisiyle perçinlendi.