Tarhan; “Geçmiş çağlarda geniş aile vardı. Gençler evlendikten sonra bir problem olduğu zaman aile büyüklerine gidip sorabiliyorlardı.

Toplum daha destekleyici bir toplumdu. Her mahallede bir dergâh vardı, onlara gidip soruyorlardı. Bu zamanda yardım edecek sosyal yardım da bozuldu.

Sosyal toplumun koruyuculuğu zayıfladı. Toplumun koruyuculuğu zayıflayınca ne oldu? Dış kaleydi, toplum kaleydi ailemizi koruyordu, gençleri koruyordu. Bu kale yıkıldı. Bir toplumu koruyan yasal normlar vardır, kanunlara, kurallara uymaktır. Sosyal normlar vardır, gelenek göreneklerdir. Üçüncüsü de vicdandır. 

“Yalan ve haram sosyal hayatın en büyük iki virüsüdür”

Tarhan; “Yakın ilişkilerde ve yaşantılarda insanın en önemli ihtiyacı güvenlik ihtiyacıdır. Evin sığınak gibi olması, güven alanı olması çok önemli. Biz daha önce evliliğe sevgi yuvası diyorduk ama son yıllarda anlaşıldı ki evlilik güven yuvası. Sevgi bir yöntemdir ama amaç evin güvenli alanı olmasıdır. Kişinin kendini evinde, güvende hissetmesi evinin sığınak gibi olması. Zaten Ayet-i Kerime de vardır, ‘Sizi birbirinize güven hissettirebilmeniz için huzur verebilmeniz için yarattık.’ diyor. Yani bu manada güven duygusu en büyük amaç. Bu yakın ilişkilerin tipik örneği ailedir. Muhakkak her evlilikte önce sevgi var ama ‘Sevgi + Dürüst İş Birliği = Ömür Boyu Aşk’ ortaya çıkıyor. Yani sağlıklı, dürüst iş birliği olmadıkça güven oluşmuyor. Yalan ve haram varsa o ilişki iyiye gitmiyor. Yani bu iki kelime sosyal hayatın en büyük iki virüsüdür. Bu virüs sosyal virüstür yalan ve haram. Bir insan bu iki virüse bulaştığı zaman hızla çürüyor.” dedi.

Haya ve merhamet duygusu…

Haya ve merhamet eksikliğinin etkilerinden bahseden Tarhan; “Hz. Muhammed, ‘Ahir zamanda çocuklarınıza şeytan musallat olacaktır.’ diyor. Birisi de ‘Nasıl anlarız ey Allah’ın Resulü?’ diye soruyor. Hz. Muhammed ise diyor ki, ‘İki şeyden anlarsınız, birincisi haya eksikliği, ikincisi merhamet eksikliği.’ Haya duygusu utanma duygusudur. Utanma duygusu zayıfladığı zaman insan hem bencil oluyor hem başkasının hakkını, hukukunu düşünmüyor. İkinci de merhamet duygusunun zayıflaması. Merhamet duygusunun zayıflaması zalimliğin artması, zulmün artması ve sadece benim çıkarım, benim hakkım diyen kişilerin çoğalmasına sebep oluyor. Demek ki öyle bir zaman gelecek ki o zamanda bu iki özellik azalacak. Yalan, utanma duygusu ve merhamet duygusu azalacak. O halde bunun çözümü bu iki duyguyu kuvvetlendirmek. Sevgi bir su gibidir. Saygı da onun kabı gibidir. Yani eğer saygı kabı yoksa sevgiyi tutamazsınız kontrol edemezsiniz. Saygı da nerede duracağınızı bilebilmektir. Sevginin daha büyüğü var, içinde karşılık beklenmeyen sevgi, karşılıksız sevgi ki şefkattir. Saygının da daha büyüğü saygı duyduğunuz şeyi incitmeme ihtiyacı vardır ki nezakettir. Bu duyguları önce kendi iç dünyamızda yapacağız. Kendi iç dünyamızı inşa edeceğiz.” ifadelerini kullandı.