Psikiyatrik rahatsızlıkların başlangıç aşamasında genellikle ilaç ve psikoterapinin birlikte kullanıldığını kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tedavide, beynin rolü kritik öneme sahip. Psikiyatrik hastalıklar, beynin elektriksel ve kimyasal iletişiminde bozukluklar meydana getirdiği için ilaç tedavisi altın standarttır.” dedi.

Psikiyatrik tedavilerin kişiye özel olmasının daha etkili ve güvenli sonuçlar elde etmede önemli bir rol oynayacağını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Genetik tedaviler kişiye özel tedavi sağlıyor. Özellikle düzelme sağlanamayan durumlarda, genetik değerlendirmelerin yapılması önemli olabilir.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, psikiyatrik tanı ve tedavi yöntemlerinde güncel yaklaşımları değerlendirdi. 

Psikiyatrik hastalıklara genellikle "bozukluk" deniliyor…

Psikiyatri tanı ve tedavi yöntemlerinde, özellikle tanıda, daha önce klasik tanı yöntemlerin kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, bu yöntemlerde kişi muayene edip belirti ve kontrol listelerine göre tanı konulduğunu, psikiyatrik hastalıklara genellikle "bozukluk" denilmesinin nedeninin ise biyolojik kanıtların ve beyindeki karşılıkların tam olarak doğrulanamamış olması olduğunu kaydetti.

Beyinde bir patoloji olsa da bu patolojinin tam olarak hastalık olarak tanımlanamadığını ve bu nedenle "bozukluk" terimi kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, şunları dile getirdi:

“Örneğin, depresif bozukluk, şizofrenik bozukluk ve bipolar bozukluk gibi terimler bu şekilde kullanılır. Bir durumu hastalık olarak tanımlamak için nöropatolojik kanıtların bulunması gerekiyordu. Ancak son yıllarda laboratuvar kanıtları artmıştır. Nöro görüntüleme, nörobiyolojik ve nörofizyolojik çalışmalar sayesinde beyin fonksiyonları ölçülerek hastalıklar arasındaki nedensellik bağı ortaya konmuştur. Bağımlılığa "ödül yetmezliği sendromu" denmektedir, bu beynin ödül alanının yetersiz çalışmasından kaynaklanıyor. Depresyon ise beynin ön bölgesinin asimetrik çalışması, haz ve çökkünlük alanlarının uyumsuz çalışması olarak tanımlanabilir. Gelecekte, belirli beyin bölgelerinin bağlantı bozukluklarına dayalı tanılar konulabilecektir. Ancak şu anda, altın standart tanı yöntemi klinik muayenedir ve bu muayene laboratuvar testleri ve beyin görüntülemeleriyle destekleniyor.” diye anlattı.

İlaç ve psikoterapi temel tedavi yöntemi

Tedavi planında, psikiyatrik rahatsızlıkların başlangıç aşamasında genellikle ilaç ve psikoterapinin birlikte kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, psikiyatrik rahatsızlıkların nevrotik grup ve psikotik grup olarak iki ana gruba ayrıldığını, nevrotik gruptaki hastaların, hastalığının farkında olan, kendi isteğiyle tedaviye gelen kişiler olduğunu, genellikle intihar düşüncesi gibi ciddi riskler taşımadıkları sürece ayaktan tedavi ile iyileştirilebildiklerini, ilaç ve psikoterapinin bu hastalar için temel tedavi yöntemi olduğunu söyledi.

İlaç tedavisi sinyal ve enerji akışını düzenlemeyi hedefliyor

Psikotik gruptaki hastaların, hastalığını kabul etmeyen ve hasta olduklarının farkında olmayan kişiler olduğunu ve psikoz olarak adlandırılan bu durumdaki hastaların tedavi planının farklı olduğunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Tedavide, beynin rolü kritik öneme sahip. Psikiyatrik hastalıklar, beynin elektriksel ve kimyasal iletişiminde bozukluklar meydana getirdiği için ilaç tedavisi altın standarttır. Psikiyatrik rahatsızlıklarda, beynin belirli bölgeleri arasındaki enerji akışında bozulmalar meydana gelir. Bu bozulmaların tespit edilmesi ve buna göre tedavi planı yapılması önemlidir. İlaç tedavisi, bu sinyal ve enerji akışını düzenlemeyi hedefler. Psikoterapinin de beyinde biyokimyasal bir karşılığı vardır ve bu nedenle ilaç tedavisi ile birlikte etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılır.” dedi.