Gümüşhane’nin Arzular köyünde yaşayan Sefer Uçan, Osmanlı ordusunun Sarıkamış cephesi için hazırlık yaptığı günlerde, Trabzon Sarıkışla’da askerlik görevini yapıyordu. Günler süren zorlu bir intikal yolculuğu ile Zigana Dağlarını aşarak Torul ve Gümüşhane’ye ulaşan askeri birlik, Pirahmet kavşağını geçip Yağmurdere yol ayrımında, Sefer Uçan’ın köyüne yaklaştıkça hasret ve heyecanı doruk noktasına ulaşıyordu.

Askerden Firar ve Cepheye Dönüş

Köyünden geçerken ailesini görme isteğiyle dolu olan Sefer Uçan, o günün şartlarında iletişim kanallarının kısıtlı olması nedeniyle haber salma imkanı bulamaz. İçi içine sığmayan asker, sonunda bir karar verir ve birliğinden ayrılarak firar eder. Yakındaki evine giderek ailesiyle hasret gideren Sefer Uçan, “Belki bu son görüşmedir, cepheye savaşa gidiyorum. Gitmek var dönmemek var ama bu vatan borcu ihmale gelmez. Ölüm de olsa pes etmek, kaçmak asla mümkün değildir” diyerek sabah erkenden yola çıkar. Ancak, birliğine döndüğünde firarı anlaşılır ve kayıtlara geçer. Buna rağmen, Sefer Uçan yol boyunca birliğine yetişir ve uzun, meşakkatli bir yolculuğun ardından Soğanlı Cephesi’ndeki Allah-u Ekber Dağları’na ulaşır.

Sarıkamış’ta Yaralanma ve Çizmelerin Hikayesi

Tarihin ender kaydettiği soğukların yaşandığı Sarıkamış’ta, Türk askeri savaş azmini kaybetmez. Çetin kış şartlarına rağmen savaş tüm hızıyla devam ederken, Sefer Uçan, ölen Rus askerleri arasında parlayan çizmeleri fark eder. Kendi ayaklarındaki çarıkların yetersizliğini düşünen asker, çizmeleri almak için harekete geçer. Sürünerek Rus askerinin yanına gider ve çizmeleri alarak kendi mevziine dönerken, Rusların açtığı ateş sonucu baldırından vurulur. Gözlerini Sahra hastanesinde açan Sefer Uçan’ın başucunda, komutanının emriyle asılmış olan çizmeler durmaktadır. Komutan, “Hiç kimse bu çizmelere dokunmasın” diyerek askerin sağlığına kavuşmasını bekler. Sefer Uçan, iyileştikten sonra çizmeleri alır ve giyer.

Kars’ın Kurtarılması ve Papazla Karşılaşma

Sarıkamış’ta yaşadığı yaralanmaya rağmen, Sefer Uçan’ın aklı hep cephededir. Rusya’daki Komünist ihtilalden sonra Rus birlikleri geri çekilince, Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu ile birlikte yeniden Rus ve Ermeni işgali altındaki Kars’ı ve bölgeyi geri almak için askeri harekata katılır. Bölge, 35 yıllık işgalden kurtarılır. Kars’ın kurtuluşundan sonra, bölgedeki demografik yapıyı kontrol etmek ve halkın durumunu öğrenmek için komutanlar heyetler oluşturur. Bu heyetlerde yer alan Sefer Uçan, evleri ziyaret ederek kapılarını çalar. Bir evin kapısını çaldıklarında, içeriden çıkan bir kadın konuşmakta çekingen davranır. Israr üzerine konuşmaya başlayan kadın, Ermenilerin tecavüzüne uğradığını ve karnında onların çocuğunu taşıdığını anlatır. Bu sözler karşısında heyet büyük bir üzüntü yaşar. Diğer heyetlerden de benzer hikayeler duydukça, işgal yıllarının acımasızlığı ve insanlık dışı muameleleri karşısında yıkılırlar.

Kars’ın kurtuluşundan sonra, bölgedeki Ermenilerle bir toplantı düzenlenmek istenir. Bu sırada, bir papaz Sefer Uçan’a karşı gelir ve sorun çıkarır. Sefer Uçan, papaza iki tokat atar. Papaz, durumu komutanına şikayet eder. Komutan, birliği toplar ve papaza, “Ruslarla işbirliği yaparak Türkleri ahırlarda, camilerde toplu katleden, evleri ateşe veren, yaşlı, kadın, çocuk demeden katliam yapan siz değil misiniz? İki tokat değil daha fazlasını hak ediyorsunuz lakin biz asla size zulmetmeyeceğiz, haddini hududunu bil” diyerek papazı azarlar.

Müdür Emmi ve Vefasızlık

Sefer Uçan, yetenekli ve ehil bir insan olduğu için bölgede bir müddet Nahiye Müdürlüğü yapar. Bu nedenle, kendisine Sefer Uçan değil, Müdür Emmi lakabı takılır. Arzular’da herkes onu Müdür Emmi olarak tanır. Ancak, iki kez Sarıkamış cephesinde savaşmasına ve yaralanmasına rağmen, bir gecelik aile ziyareti için firar ettiği gerekçesiyle gazi maaşına bağlanamaz.

Ağır bedeller ödeyerek vatana hizmet eden Sefer Uçan (Müdür Emmi), şehit ve gazilerimizin hatırasını yaşatmaktadır. Onun hikayesi, vatan sevgisi, kahramanlık ve fedakarlık gibi değerlerin önemini vurgularken, savaşın acımasızlığını ve vefasızlığını da gözler önüne sermektedir.